Ekonomi Dünyası: Dünyada kartlar yeniden dağıtılırken Türkiye’de emeklilerin sefaleti…
İsrail Ortadoğu’da insanlık dışı vahşet uyguluyor… Hastaneler bombalanıyor, masum çocuklar ve siviller ölüyor. Kanlı ve çok tehlikeli bir savaş sürüyor.
Küresel kapitalizmin önde gelen isimleri bile çok sıkıntılı… Dünyanın en büyük bankalarından JP Morgan’ın CEO’su Jamie Dimon, dünyanın “on yıllardır gördüğü en tehlikeli dönemlerden birini” yaşadığını belirterek, Ortadoğu’daki savaş enerji ve gıda piyasalarını, küresel ticareti ve jeopolitik ilişkileri etkiliyor. Bunun geniş kapsamlı etkileri olabileceğini söyledi.
Savaşın başlamasından bu yana binden fazla masum çocuk öldü, binlercesi de yaralandı. Gazze’de çocuklar ve aileleri gıdaya, suya, elektriğe, ilaca ve hastanelere ulaşamıyor… 300 bini aşkın çocuk evinden oldu. Su bile yok. Netanyahu Gazze’ye su vermiyor. UNICEF, “Çocuklar kuyulardan gelen kirli suyu kullanmak zorunda kalıyor” dedi.
SAVAŞ SANAYİ VE SİLAH TACİLERİ DAHA FAZLA KAZANMALI
Neden? Çünkü savaş endüstrisinin ve silah tüccarlarının daha fazla kazanması gerekiyor… Batı basınında yer alan haberlere göre şu anda silah, mühimmat vs sıkıntısı var. Onu yetiştiremiyorlar.
Washington merkezli savunma ve ulusal güvenlik düşünce kuruluşu Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin (CSIS) internet sitesinde yer alan makalede, “ABD, Ukrayna ve Tayvan’ı silahlandırırken İsrail’i silahlandırabilir mi?” sorusuna yanıt aranıyor.
İsrail’in de yoğun olarak silahlara ihtiyaç duyacağı vurgulanırken, hangi tür silahların üretiminde sorun olduğu veya olabileceği ayrıntılı olarak belirtiliyor. İsrail’e daha fazla askeri yardım yapılması gerektiği ileri sürülüyor.
SİLAH STOKLARI AZALDIĞI İÇİN PENTAGON’UN YENİ İHALELER AÇMASINI İSTİYORLAR
CNN’de yer alan yoruma göre silah ve mühimmat stoklarıyla ilgili ciddi endişeler var. Pentagon’un (ABD Savunma Bakanlığı) stoklarının giderek azaldığı, Ukrayna ve İsrail’i destekleyecek şekilde yeni üretimlerle genişletilmesi gerektiği belirtiliyor. Bu aslında Pentagon’a, eli kanlı savaş tüccarlarının ceplerini doldurmak için bir an önce yeni ihaleler açma çağrısıdır…
Ukrayna ve İsrail’in farklı silahlara ihtiyacı vardı: Ukrayna büyük miktarda topçu mühimmatı isterken, İsrail hassas güdümlü hava mühimmatları ve Demir Kubbe adı verilen bir hava savunma sistemi istiyordu.
New York Times, Hamas saldırısının Ortadoğu’da yeni bir savaşı tetiklemesinden sadece birkaç gün sonra Amerikan silahlarının İsrail’e ulaşmaya başladığını, İsrail-Hamas çatışmasının Amerikan silahlarının üretimini ve kârını hızlandıracak güç olduğunu vurguluyor. üreticiler.
Gazete, İsrail’e daha fazla silah sağlama yönündeki baskının, silah üreticilerinin Ukrayna’ya daha fazla silah sağlama ve Polonya gibi müttefiklerin savunmalarını güçlendirmelerine yardımcı olma talebini karşılamaya çalıştıkları bir dönemde ortaya çıktığını belirtti. Ayrıca Çin tehdidinin arttığı algısı nedeniyle Asya’daki müttefiklerden milyarlarca dolarlık siparişler bekleniyor.
Bu, giderek teknolojikleşen ve ağır silahlanan bir dünyanın daha fazla savaşa sürüklenme eğiliminde olacağı anlamına geliyor.
SİLAH HARCAMALARI 2,2 TRİLYON DOLAR İLE REKOR KIRDI
Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, dünya çapında silahlara, işgücüne ve diğer maliyetlere yapılan askeri harcamalar daha şimdiden 2,2 trilyon dolara ulaştı; bu, Soğuk Savaş döneminden bu yana dolar cinsinden enflasyona göre düzeltilmiş en yüksek rakam.
Silah üreticileri için karlı bir dönemin başladığını Wall Street’ten anlıyoruz. Çatışmanın başlangıcından Cuma gününe kadar Lockheed Martin, General Dynamics ve Britanya’nın BAE Systems gibi büyük silah şirketlerinin hisseleri yüzde 10-12 oranında arttı. Northrop Grumman’ın hisseleri yüzde 16, Leopard 2 tanklarının silahlarının üreticisi Alman Rheinmetall firmasının hisseleri ise yüzde 17 arttı.
Sadece ABD ekonomisi değil, Rusya ekonomisi de giderek Ukrayna’daki savaş üzerine yapılandırılıyor. Rusya’da hükümet geçen ayın sonunda, gelecek yıl ülkenin harcamalarının yaklaşık üçte birinin (109 milyar dolar) “ulusal savunmaya” ayrılacağını açıkladı. Bu şu anlama gelir; Ülkenin milli gelirinin yüzde 6’sı savaşa aktarılıyor, bu da işgal öncesinin iki katından fazla…
“İKİ ARKADAŞ”IN PEKİN’DEKİ ANLAMLI BULUŞMASI VE VERİLECEK MESAJ
Bir diğer tarihi gelişme ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’e destek ziyaretiyle hemen hemen aynı dönemde Pekin’e gitmesi oldu. Biden, hastane bombalamasının hemen ardından İsrail lideri Netanyahu’ya sarılırken, Putin de “arkadaşım” dediği Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile görüştü.
Putin, Asya, Avrupa ve Afrika’yı lojistik ve yol projeleriyle birleştirmeyi amaçlayan Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’nin 10. yıl dönümünde düzenlenen forum için Pekin’deydi. Çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerden olmak üzere 130’dan fazla ülkenin temsilcisinin katıldığı forumda, toplam 97 milyar dolarlık memorandum imzalandı.
Putin ve Xi Jinping bu toplantıyla küresel düzeni yeniden şekillendirme hedeflerini bir kez daha duyurmayı amaçladılar. İki lider, “daha adil, çok kutuplu bir dünya inşa etme” vurgusunu yineledi.
Putin Pekin ziyareti öncesinde Çin medyasına “Xi Jinping bana ‘dostum’ diyor, ben de ona ‘dostum’ diyorum.” dedi. Putin, çok kutuplu bir dünyanın şekillendiğini belirterek, Xi Jinping’in ortaya koyduğu kavram ve girişimlerin son derece anlamlı ve değerli olduğunu belirtti.
İki lider Batı’ya güçlü dayanışmalarını kanıtlarken, Çin de küresel nüfuzunu ve bunu genişletme niyetini gösterdi.
Çin ile Rusya arasındaki ticaret yılın ilk dokuz ayında yüzde 30 artarken, 2023 yılında toplam ticaretin geçen yılın rekoru olan 190 milyar doları aşması bekleniyor. Rusya’nın petrol ihracatının üçte birinden fazlası Çin’e gidiyor.
ÇİN, KÜRESEL ETKİ KAZANMAK İÇİN 1 TRİLYON DOLAR YATIRIM YAPTI
Çin lideri Xi Jinping’in, ülkenin ekonomik gücünü ve jeopolitik ağırlığını genişletmek amacıyla 10 yıl önce başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi hızla ilerliyor. Bu dev proje Çin’e küresel kalkınmada ABD ve Dünya Bankası’na rakip olabilecek bir rol kazandırdı.
Çin o zamandan beri enerji santralleri, yollar, havalimanları, telekomünikasyon ağları ve diğer altyapı projelerinin inşası için çoğunlukla gelişmekte olan ülkelere olmak üzere büyük ölçüde kredi olarak bir trilyon dolara yakın para harcadı. Çin’in nakit gücü ve altyapı uzmanlığı Asya, Afrika, Latin Amerika ve Doğu ve Güney Avrupa’nın çeşitli bölgelerindeki ülkeleri birbirine bağlamak için kullanıldı.
Tabii Batı’dan da eleştiriler geliyor. New York Times gazetesi, Çin’in onlarca yoksul ülkenin ödenemez borçlarına katkıda bulunduğunu, ihaleleri kendi şirketlerine yönlendirdiğini ve bazı durumlarda ekonomik büyümeyi teşvik etmeyen pahalı, ortalamanın altında projeler inşa ettiğini vurguluyor.
KÜRESEL PETROL PİYASASI DÜZENİ YENİDEN ŞEKİLLENİYOR
Özellikle petrolde küresel düzen, Kovid-19 salgınının başlaması, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve dünyanın önde gelen petrol piyasası oyuncularının değişen jeopolitik konumları ile son üç yılda çarpıcı biçimde değişiyor. Çin ve Rusya oyunda daha fazla rol alıyor. Ve elbette bu yeni bir güçler dengesiyle sonuçlanacak.
Öncelikle ABD ve Batı’nın petrol piyasasındaki tekeli azalıyor. Öte yandan ABD ile Avrupa arasındaki enerji piyasası giderek entegre hale geliyor. Yaptırımlar nedeniyle Avrupa’da gerileyen Rusya, payını artırdığı Asya pazarında ise beklentilerin aksine konumunu güçlendiriyor ve petrol gelirleriyle ekonomisini güçlü tutmayı başarıyor.
En büyük tüketici olan Çin, ithalat kompozisyonunu ucuz Rus petrolüyle değiştirerek tasarruf sağlayabilir.
OPEC ve Rusya’nın pazardaki gücü artarken Avrupa; Kapılarını Irak’a ve ABD petrolüne açıyor. ABD’nin stratejik petrol rezervleri azalıyor. Özellikle Avrupa’ya yapılan petrol satışlarıyla birlikte ülkenin stratejik rezervlerindeki ham petrol oranı 1983’ten bu yana en düşük seviyesine geriledi. Bu durum enerji güvenliğine ilişkin endişeleri artırıyor. ABD yönetimi baharda aldığı kararla rezervleri kademeli olarak artıracak.
DOLAR DIŞINDA PETROL TİCARETİ ARTIYOR
Ve en önemlisi petrol piyasasında dolar dışı işlemler artıyor. Çin ve Hindistan’ın Rusya’dan ham petrol ithalatının artması nedeniyle petrol ticaretinin dolar dışı para birimlerindeki payı arttı…
Suudi Arabistan da Çin ile yuan cinsinden petrol ticaretine olumlu yaklaştı ve bu konuda adımlar atıldı. Son olarak Bank of China Riyad’da bir şube açtı. Elbette Suudi Arabistan’ın BRICS üyeliğine kabul edilmesi de Çin’in bu konuda elini güçlendirmek adına atılmış bir adımdı. Tüm bu gelişmeler ABD’nin küresel hakimiyetinin temel direklerinden biri olan petrodolar sisteminin sarsılması anlamına geliyor.
Elbette Rusya’nın bazı handikapları var. Rusya petrol sevkiyatlarını yeniden yönlendirmeyi başarmış olsa da ülkenin müşteri tabanı son derece sınırlıdır; Çin, Hindistan, Türkiye gibi birkaç ülkeye büyük ölçüde bağımlı hale geldi. Türkiye ve Rusya’ya yönelik ham petrol yaptırımlarından muaf olan bazı Avrupa ülkeleri dışında Rusya’nın müşterilerinin çoğu Süveyş’in doğusunda yer alıyor.
İsrail-Filistin savaşıyla bölgedeki varlığını yeniden güçlendirmeyi hedefleyen ABD, yaptırım altındaki Suudi Arabistan, Kuveyt, Rusya ve İran gibi büyük üreticileri de hizaya getirmeye çalışacak.
ALTIN VE PETROL KAVRAMSAL HAVA NEDENİYLE GEÇEN HAFTA ARTTI
Orta Doğu’daki krizin karamsarlığı artırması ve bölgesel savaş olasılığının artmasıyla küresel borsalar sert düşüş ve yükselişlerle dolu bir haftayı geride bıraktı. Wall Street’te Dow Jones hafta boyunca yüzde 2,3, S&P 500 ise yüzde 3 düştü. Almanya, Fransa ve İngiltere borsa endeksleri haftayı yüzde 2,5 düşüşle tamamladı.
Brent petrolü haftayı yüzde 1,5 artışla varil başına 92,2 dolara, Batı Teksas petrolü ise yüzde 2,5 artışla 88,5 dolara yükseldi.
Ortadoğu’da çatışmaların başladığı günden bu yana yüzde 8 artış gösteren ons altın, haftayı yüzde 2,6 artışla 1.992 dolardan tamamladı. Çatışmaların tırmanma eğiliminin artması nedeniyle ons altın Cuma günü 2.009 dolara yükseldi.
26,5 MİLYON KİŞİ TABAN FİYAT VEYA ALTINDA MAAŞ ALIYOR
Türkiye’ye dönelim, ülkemizde 15 yaş üstü 65 milyon çalışma çağındaki insan var ve DİSK-AR’a göre bunların kayıtlı çalışan sayısı 22 milyon. Kayıtlı çalışanların yüzde 40’ı asgari ücret alıyor (8,8 milyon).
Kayıt dışı çalışan sayısı ise 7 milyon civarında. Bunların yüzde 85’i (6 milyon) baz fiyat veya altında fiyat alıyor.
Bu da 29 milyon çalışanın olduğu anlamına geliyor. Bunların 15 milyonu asgari ücret veya altında maaş alıyor.
Kamu sektöründe çalışan sayısı 5 milyon olup, bunun 3,5 milyonu memurdur. En düşük memur maaşı ise 22 bin lira.
Kendi işinde çalışan 3 milyon insan var.
Yaklaşık 16 milyon emekli var. Bunların yarıdan fazlası (8,8 milyon) en düşük emekli maaşı olan 7 bin 500 lirayı alıyor.
Sadece 7 bin 500 lira kazananlar değil, milyonlarca emekli de asgari ücretin altında maaş alıyor. Emeklilerde taban fiyatın altında maaş alma oranı yüzde 70’e (11,5 milyon emekli) ulaşıyor.
Şunu demek istiyorum; Ülkemizde 26,5 milyon insan ve ailesi taban fiyat ve altında maaşlarla geçinmeye çalışıyor.
ASGARİ FİYAT ALANLARIN ORANI HİÇ BİR ÜLKEDE BU KADAR YÜKSEK DEĞİL
Kayıtlı çalışanların yarısı, kayıt dışı çalışan ve emeklilerin ise çoğunluğu asgari ücret veya altında aylık maaş alıyor. Asgari fiyat, maaşların belirlenmesinde temel kriterdir.
En acı olanı da Eylül ayında Türkiye Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği’nin (TMMOB) “Boşuna mı çalıştık?” diye bir kampanya başlatması. ücretli çalışanlarının yüzde 60’ının asgari ücret seviyesinde ücret aldığını, işsizlik oranının yüzde 40’ı aştığını, yeni mezunların iş bulma süresinin kısaldığını belirtti. 18 aya kadar uzatıldığını belirtti.
Yani tam bir sefalet toplumu haline geldik. Kibarca buna asgari fiyat toplumu diyorlar.
Çünkü hiçbir ülkede minimum fiyattan alıcı oranı bu kadar yüksek değil. Taban ücretle çalışma oranı Avrupa Birliği’nde yüzde 9, Bulgaristan’da ise yüzde 14.
Emekli maaşları 8 yıldır eriyor, ASGARİ FİYATIN 144 Dolar ALTINDA…
Emekli maaşlarında da büyük bir adaletsizlik var. Uzun yıllar baz fiyatın üzerinde çalışan emekli, özellikle 2015’ten sonra baz fiyatın altına düştü. 2013 yılında o yılın ortalama kuruna göre asgari fiyatın 70 dolar üzerinde olan en düşük emekli maaşı ise 144 dolar kaldı. 2023’teki minimum fiyatın altında.
Son olarak şunu söyleyelim:
Cuma günkü döviz kuru üzerinden minimum fiyat 384 avroydu. “Bizi kıskanan” Almanya’da 1.987 Euro, İspanya’da 1.166 Euro, Yunanistan’da 780 Euro ve Bulgaristan’da 399 Euro.
Almanya’da 45 yıldır sigortalı olan çalışanların ortalama emekli maaşı 1.543 Euro. Hollanda’da 969-1.426 Euro arasında değişmektedir. Fransa’da en düşük emekli maaşı 1.200 euro, Yunanistan’da ise ortalama brüt emekli maaşı 789 euro. Bulgaristan’da 350 Euro. Ülkemizdeki en düşük emekli maaşı 253 Euro…